DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ

DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ

  • 467 Görüntüleme

   Deprem, günlük hayatımızdaki deneyimlerimizin, yaşantılarımızın çok ötesinde olan ve bizlerin fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüze tehdit oluşturan bir unsurdur. Ülke olarak bu günlerde depremi, fiziksel boyutunun tüm şiddeti ve ağırlığı ile yaşamakta ve aşmaya çalışmaktayız. Ancak depremin en az fiziksel boyutu kadar, etki alanı itibarı ile oldukça önemli sayabileceğimiz psikolojik boyutunu da dikkate almalı ve aşmaya çalışmalıyız. Çünkü psikolojik boyutu kapsamında oldukça fazla insan depremden etkilenmiştir. Depremi birinci dereceden/doğrudan deneyimleyen bireyler için depremin psikolojik boyutunu “geçmişin yok olması, geleceğin ise belirsizliği” oluşturmaktadır.  Depremin bu yönü, bireylerdeki psikolojik etkilerinin kısa süreli olmasını zorlaştırmaktadır.

Bu özellikleri sebebiyle deprem, her yaş grubunda farklı psikolojik belirtilere sebep olabilmektedir. Bu yazıda çocukların bir doğal afet ve travmatik bir yaşantı olan depremden nasıl etkilenebileceklerine değinilmektedir. 

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN PSİKOLOJİK ETKİLER

Depremin çocukları psikolojik açıdan nasıl etkileyebileceği konusu ele alınırken, çocukluk döneminde gelişimin (sosyal, duygusal, bilişsel) çok hızlı olması sebebiyle bu döneme ait her yaşın ayrı bir şekilde incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü farklı yaşlara sahip her çocuk birbirinden farklı psikolojik belirtiler gösterebilmektedir.

  1.  0-1 Yaş (Bebeklik Dönemi)

Bu yaş dönemindeki çocuklarla, travmatik yaşantı üzerine iletişim kurmak oldukça zordur. Ancak bu dönemdeki çocuklar da depremden yoğun bir şekilde etkilenebilir ve travmatik bir yaşantı deneyimi olan deprem sonrasında aşağıdaki belirtileri gösterebilirler:

  • İçinde bulunulan gelişimsel döneme ait becerilerde gerileme veya becerileri kaybetme (düzenli uyku vb.)
  • Yeni gelişimsel görevleri yerine getirmede sorunlar yaşama (ilk sosyal tepkiler vb.)
  • Her zamankinden daha huysuz olma, daha fazla ağlama, emme ve kucakta olma isteği içinde olma
  • Uyku problemleri (kabus görme, sık uyanma, uykuya dalamama)
  • Çevreye karşı ürkekleşme ve çevreye yönelik keşifte azalma
  • Bakımverenden ayrılmama, aşırı yapışma isteği

ÖNERİLER

  • Uyku ve beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılarken bir rutin oluşturmaya mümkün olduğunca gayret gösterilmelidir.
  • Rutini oluştururken deprem öncesi rutine yakın olmaya dikkat edilmelidir.
  • Bebeğin ihtiyaçlarını karşılayan, ona bakım veren kişinin veya kişilerin mümkün olduğunca aynı kişi veya kişiler olmasına özen gösterilmelidir.
  • Bebek ile sürekli olarak iletişim içinde olmaya, konuşmaya (çevre, nesneler, gün içerisinde ortak veya ortak olmayan aktiviteler üzerine) özen gösterilmelidir.
  • Bebeğin önceden kullandığı ve alışkın olduğu nesneler (oyuncak, battaniye, yastık vb.) eğer ulaşılabiliyor durumdaysa bu eşyaları edinmek ve bebeğin bakımında kullanabilmeye özen göstermek önemlidir.
  • Bebeğe bakım verirken, onunla konuşurken rahat ve sakin olmaya, şefkatli ve yumuşak bir ses tonu kullanmaya gayret gösterilmelidir.

2-5 Yaş (İlk Çocukluk Dönemi)

Yaşanan deprem çocuğun büyüme ve gelişimi için son derece önemli olan “güvenli” ortamı (bağlanabileceği yetişkinler, belirli olan olaylar, günlük rutin vb.) etkileyerek çocukta bu dünyaya yönelik güven duygusunun zedelenmesine yol açabilmektedir.

Bu yaş dönemindeki çocuklar, deprem anında veya sonrasında neyin olup bittiğine yönelik bilgileri anlayabilecek bilişsel kapasiteye henüz sahip değillerdir. Ayrıca depreme yönelik hissettiklerini ifade edebilecek kelime dağarcığına da sahip değillerdir. Bu nedenle bu yaş dönemindeki çocukların depremin neden olduğu duyguları (kaygı, korku vb.) ile başa çıkabilmeleri için desteklenmeleri oldukça önemlidir.

Güvenli yaşam ortamlarının etkilenmesi ile bu yaş dönemindeki çocuklar aşağıdaki tepkileri gösterebilirler:

  • Ağlama krizleri
  • Bakım veren kişiye karşı aşırı derecede bağlanma ve ayrılamama
  • Uyku problemleri
  • İçinde bulunulan gelişimsel döneme ait davranış ve becerilerde gerileme (daha küçük yaştaki çocukların davranışlarını gösterme (alt ıslatma, dışkı kaçırma, konuşma güçlükleri, yalnız veya karanlık ortamda uyuyamama vb.)
  • Kaygı ve korku ifadeleri
  • Kızgın, öfkeli ve hırçın olma (irritabilite)
  • Çevreye karşı ilgisiz olma
  • Deprem içerikli, tekrarlayıcı oyunlar oynama

ÖNERİLER

  • Uyku ve beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılarken bir rutin oluşturmaya mümkün olduğunca gayret gösterilmelidir.
  • Rutini oluştururken deprem öncesi rutine yakın olmaya dikkat edilmelidir.
  • Tekrardan güven duygusunun oluşturulması çok önemlidir. Bu nedenle çocuğa sözel ve fiziksel olarak güvende olduğu mesajı verilmelidir.
  • Çocuk ile iletişim halinde olarak duygu ve düşüncelerini anlamaya gayret gösterilmelidir. Çocuk ile konuşurken çocuğun boyuna inerek, göz hizasında olacak şekilde konuşmak oldukça önemlidir.
  • Bu yaş döneminde çocuğun duygularını fark etme, tanıma ve anlamlandırabilme becerisi gelişmemiştir. Bu sebeple çocuğun duygularını aynalamak ( Şu an öfkeli/üzgün/kaygılı hissediyorsun. Seni anlıyorum. Neler düşündüğünü benimle paylaşmak ister misin?) önemlidir. Bu sayede çocuk duygularını tanıyabilme, fark edebilme, kabul edebilme ve sağlıklı yollarla ifade edebilme becerisini kazanabilecektir.
  • Bu yaş dönemindeki çocuklar, yaşadıklarını ve hissettiklerini sözel olarak aktarmak için gerekli olan bilişsel gelişimini henüz tamamlayamamışlardır. Bu dönemde çocuk için oyun duygularının ve yaşadıklarının dışavurumudur. Bu sebeple çocuğun oyun oynayabileceği bir ortamı oluşturmak, çocuğun isteği ve ihtiyacı doğrultusunda ona eşlik etmek çok önemlidir.
  • Çocukta eğer regresif davranışlar( daha küçük yaştaki çocukların davranışlarını gösteriyorsa) söz konusuysa çocuk eleştirilmemeli ve bu durum “bebeklik” olarak değerlendirilmemelidir.

   6-11 Yaş (Son Çocukluk Dönemi)

   Bu yaş dönemi ile birlikte çocuklar olayların farkına varabilecek olgunluğa ulaşmaya başlamışlardır. Depreme dair bilgileri, deprem sonrasındaki gelişmeleri ve haberleri bilişsel olarak anlayabilme yeterliğine sahiptirler.  Sahip oldukları bu becerinin de etkisiyle çocukların zihinleri kendileri, aileleri ve sevdikleri için kaygı ve korku duygularıyla yüklü düşünceler ile meşgul olabilmektedir. Kendilerinin, ailelerinin veya sevdiklerinin (arkadaş, öğretmen vb.) başına kötü bir şey gelebileceği yönünde endişeye sahip olabilmektedirler. Bununla birlikte bu dönemdeki çocuklar ailelerinden ayrı kaldıklarında olası bir deprem anında ailelerine ulaşamama korkusu nedeniyle ailelerinden ayrı kalmak istemezler. Ayrıca bu dönem çocukları için okul ve arkadaşları çok önem taşımaktadır. Bu sebeple çocuklar, arkadaşlarını veya öğretmenlerini kaybetme veya onlardan ayrılma gibi bir korkuya sahip olabilirler.

Bu yaş döneminin özellikleri dikkate alındığında çocuklar deprem sonrasında genellikle gösterdikleri belirtiler şöyledir:

  • Dikkat ve odaklanma problemleri
  • Öfke, saldırganlık ve özgüven kaybı
  • Aileden ayrılmayı istememe, bu duruma karşı yaş ve gelişim ile orantısız bir tepkisellik (ayrılma anksiyetesi)
  • Okul başarısında düşme ya da okula gitmek istememe
  • Davranış bozuklukları
  • Mide bulantısı, baş dönmesi, duyma ve görme bozuklukları gibi strese bağlı fiziksel rahatsızlıklar
  • Uyku problemleri,
  • Hava koşullarından korku duyma (gök gürültüsü, şimşek vb.)

ÖNERİLER

  • Uyku ve beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılarken bir rutin oluşturmaya mümkün olduğunca gayret gösterilmelidir.
  • Rutini oluştururken deprem öncesi rutine yakın olmaya dikkat edilmelidir. Bu sayede çocukta  belirsizliğin ortadan kalkması ve güven duygusunun oluşması sağlanır.
  • Dikkat ve odaklanma problemleri varsa bunlara karşı anlayışlı olmaya gayret gösterilmelidir.
  • Çocuk eğer ayrılma anksiyetesine sahipse bu konuda yine sabır ve anlayışla yaklaşmak önemlidir. Çocuk ile bir araya gelinecek zaman üzerine konuşulmalı, bu konuda tutarlı ve net bilgi vermeye özen gösterilmelidir.
  • Çocuğun duygu ve düşüncelerinin öğrenilmesi için çocuğa bakım veren kişi veya kişilerin iyi bir dinleyici olması gerekir. İyi bir dinleyici olarak çocuğun hissettikleri ve düşündüklerini yargılamadan, anlayışla karşılayabilmek oldukça önemlidir.
  • Çocuk doğrudan veya dolaylı olarak deneyimlediği depreme yönelik duygularını dışa vurabilecek etkinlik, aktiviteye (hissettiklerini yazma, resim yapma, günlük tutma, spor yapma yönlendirilebilir. Bu sayede duygularını sağlıklı yollarla ifade edebilme ve düzenleyebilme becerisi kazanabilecektir.
  • Çocuğun depreme dair haberlere maruz kalabileceği iletişim araçlarının kontrol edilmeli ve sınırlandırılmalıdır.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

UNUTULMAMALIDIR Kİ,

  • Yukarıda verilen, depremin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerinin her çocukta oluşması BEKLENEMEZ.
  • Bununla birlikte her çocuk ve her çocuğun yaşadığı, hissettiği özel ve biriciktir. Bu nedenle gerek belirtiler gerekse çocuğun ihtiyaç duyduğu desteklenme biçimi de özel ve biricik olacaktır.
  • Çocuğun depremden sonra verdiği bu tepkiler, deneyimlediği travmatik olayla baş edebilmeye çalışmasının bir sonucudur.
  • Bu tepkilerin yoğunluğu depremden sonra ilk günlerde ve haftalarda değişerek sürebilmektedir.
  • ANCAK bu belirtilerin zamanla azalması beklenmektedir.
  • Belirtilerin zamanla azalmaması, çocuğun kendisine veya çevresine zarar verici davranışları söz konusu olduğunda MUTLAKA bir uzmandan destek alınması gerekir.

 

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

WhatsApp