KAYGI: NE ZAMAN UYUM SAĞLAYICI NE ZAMAN BİR BOZUKLUKTUR?
Kaygı(anksiyete), nedeni belli olmayan, ortada hiçbir somut tehlike olmamasına karşın kişinin yaşadığı huzursuzluk, tedirginlik hali olarak tanımlanmaktadır. Bireyin daha önceki yaşantılarından kaynaklanan, nedeni belli olmayan öznel bir duruma ya da gerçekleşeceği veya gerçekleşmeyeceği belli olmayan belirsizliklerin olduğu durumlara karşı gösterilen tepkiler bütünüdür.
Kaygı, mutlaka “kötü” olmamakla birlikte aslında uyum sağlayıcıdır. Plan yapmamız, gelecekteki olası tehditleri fark etmemiz konusunda uyum sağlamaya yardımcı olur, o durumlara yönelik hazırlığımızı artırır. Kişinin potansiyel tehlikeli durumdan kaçınabilmesi için kişiye yardımcı olur ve o durum gerçekleşmeden önce olası problemler üzerine düşünebilmesini sağlar.
O halde şu sonuca ulaşılabilir ki kaygının hiç olmaması bir problem durumudur, kaygının orta düzeyde olması uyum sağlayıcıdır ancak kaygının aşırı derecede olması ise zararlıdır.
Kaygı Ne Zaman Uyum Sağlayıcı Olmaktan Çıkıp Zarar Vermeye Başlar?
Kişi baş edemeyeceği kadar yoğun stres altında kaldığında nedeni belli olmayan ve durum ile orantısız bir biçimde kaygı hissetmeye başlar. Kaygı bozukluğu söz konusu olduğunda, olası durumlar orantısız bir şekilde abartılır ve kişiler sürekli endişe ve gerginlik yaşarlar. Aşırı kaygı durumlarında, tehlike anlarında devreye giren ve vücudu alarm haline sokan sempatik sistem etkinliğini sürdürür ve vücudu sakinleştirmekten sorumlu olan parasempatik sistem devreye girmez. Bu nedenle aşırı kaygı durumları yaşayan kişilerde kan basıncı, kalp atışı, solunum hızı artar. Mide-barsak hareketleri hızlanır. Tükürük salgısı azalır, ağız kurur, adrenalin artar, kaslar yay gibi gerilir. Bu kişiler rahatlayamaz, uykularında bile dinlenemezler ve bedenlerinde süreğen gerginlikler ve ağrıları oluşur.
Kaygı Bozukluğuna Sahip Bireyler Nasıl Davranır?
- Kaygılı insanlar sürekli kendi davranışlarını gözledikleri, içsel çatışmalar yüzünden bitkin düştükleri için geceleri uyumakta güçlük çekerler. Uyusalar bile korku verici düşler yüzünden tam anlamıyla dinlenemezler.
- Dikkatlerini toplayamazlar, odaklanma problemi yaşarlar ve bu nedenle potansiyellerini ortaya koymakta zorluk çekerler.
- Kaygılı insanlar başkalarını incitme, onlar tarafından incitilme ihtimalinden korkarlar, ilişkilerinde aşırı duyarlıdırlar. Bu yüzden diğer insanlarla yüzeysel ilişkiler kurarak kendileri için tehlikeli olan bu durumu kontrol etmeye çalışırlar.
- Birbirine benzeyen iki seçenekten birini seçme durumunda ne yapacaklarına karar vermekte zorlanırlar. Seçeneklerden birini seçtiklerinde diğerinden vazgeçmekle neler kaybettiklerini düşünerek tedirgin olurlar.
- Kaygılı kişiler, sürekli kendi davranışlarını gözleyerek yaptıkları küçük hataları abartırlar. O gün ve daha önce yaptıkları, gelecekte yapabilecekleri hataları düşünmekten kendilerini alamazlar ve sürekli gerginlik içinde kalırlar.
Kaygı Bozukluğunun Psikoterapisi
Kaygı bozukluğu üzerine yapılan araştırmalara bakıldığında pek çok terapi yaklaşımının uygulandığı ve başarılı olduğu görülmektedir. Ancak üstünde çok fazla araştırma yapıldığı için bu bozuklukların tedavisinde pek çok kaynakta özellikle Davranışçı Terapiler, Bilişsel ve Bilişsel Davranışçı Terapilerle ilgili bilgilere rastlanmaktadır.
Yapılan çalışmalara bakıldığında, Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımının kaygı bozukluğunun tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar verdiği görülmektedir.. Bu terapi yaklaşımında bilişsel yaklaşım ile davranışçı yaklaşımın kombinasyonu uygulanmaktadır. Bilişsel yaklaşım kapsamında, bir kişinin korkuları ile yüzleştiğinde olabilecekler ile ilgili olumsuz (işlevsel olmayan) inançlarını sorgulatan müdahaleler uygulanmaktadır. Davranışçı yaklaşım kapsamında ise kişinin karşılaşmayı korkunç saydığı şey ile yüzleşmesini sağlayabilen maruz bırakma, öncesinde gevşeme becerilerinin öğretilmesi ve sonrasında aşamalı bir şekilde maruz bırakmayı sağlayan sistematik duyarsızlaştırma gibi terapi teknikleri uygulanmaktadır.
Kaynakça
Şahin, M. (2019). Korku, Kaygı ve Kaygı(anksiyete) Bozuklukları. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 6(8), s. 117-135.
Kring, A. M. , Johnson, S. L. , Davison, G. , Neale, J. (2017). Anormal Psikolojisi, Muzaffer Şahin (Çev. Ed.), Ankara: Nobel.